Tuesday, January 28, 2014

Yılbaşı Gecesi



yilbasi gecesi 1


“Şimdi o evde ne güzel eğleniyorlardır” diye iç geçirdi sokakta sıkılan adam; o evin penceresinden bakıp sokaktakilere imrenen sıkkın kadını süzerken...

“Bu telefon hiç susmayacak mı” diye sinirlendi yılbaşı partisine geç kalan genel müdür; telefonunun hiç çalmamasına kederlenen annesini hiç hatırına getirmeden...

“Hacca gidip tövbe etmemiş olsam bu gece ne ciro yapardım” diye hesapladı, “İçki satılmaz” levhasının önünde müşteri bekleyen kuruyemişçi...

“Ah o kutuyu evde bırakmayacaktım” diye dövündü kodesinde soyguncu; “Para yiyişine değil, bana haber vermeyişine bozuldum” diye söylenirken evde açıkgöz eşi...

“Keşke Hoca ekibine yakın dursaydım, bunlar gidici galiba” diye panikledi, istikbalini garantilediğini sanan, yanlış tercih yaptığına yanan şube müdürü...

“Öğleyin yemeğe gitmesem o römorkta ben de ölmüştüm şimdi” diye ürperdi teğmen; bu tercihle, yeni bir yıldan ziyade, yeni bir hayata başladığını hissederken...

“Alıp kaçmaya niyetlendiğim eldiven, yakalanırsam yiyeceğim dayağa değer mi” diye hesapladı İstiklal’in uyanık tinercisi...

Bütün yatırımını istifa eden bakana yapmış işadamı, papyonunu takarken eşine, “Yılbaşı balosunda ne yapıp edip yeni bakanla fotoğraf çektirmeliyiz” diye tembihledi.

“Belki gece 12’de arar, barışırız” diye ümitlendi terk edilmiş sevgili... Başka bir kutlamada gönül eğlendirirken, onu terk eden sevgilisi...

Taksim’de kutlama olmayışına yandı, orada kendisi gibi yalnızlarla buluşmayı düşleyen hayalperest...

“2014’te mutlaka görülmesi gereken yerler” haberini acı bir tebessümle okudu yoğun bakımdaki hasta...

“Yılbaşı gecesi, evden iyisi yok... Dünyanın eğlencesi elinin altında” derken, dünyanın eğlencesini yerinde görmeye giden arkadaşlarını kıskandı içten içe banka müdiresi...

Gece boyu yılbaşının “gâvur icadı” olduğunu anlatan babasından sıkılan oğul, “Uyusa da televizyonda dansöz izlesem” diye iç geçirdi.

“Herkesin içinde söyleyemediğimi yüzüne söyleyeyim: Beş para etmez rezilin tekisin” diye tükürdü garsoniyerinin aynasına sarhoş hovarda; evde yılbaşı sofrasında kendisini bekleyen ailesini düşününce...

“Sabaha kadar kusmukla dolacak buralar” diyerek sokağa sümkürdü, sabah oraları süpürecek olan temizlikçi...

“Bizim aile mi sıkıcılaştı, benim sıkıntıya tahammülüm mü azaldı” diye geçirdi aklından, salondakilere “birinci çinko” diye seslenen delikanlı...

“Zıkkım içesiceler” diye homurdandı meydanda nöbet tutan polis, böğürerek eğlenen sarhoşlara bakıp içemediğine yanarken...

“Acaba Genel Başkan, karşılamaya geldiğimi görmüş müdür” diye dertlendi belediye başkan adayı...

Yüzünün şişi inmediği için partiye gitmeyen kadın, botoksun kapatmaya yetmediği çizgilerine söylenerek ağladı ayna karşısında...

“Acaba düşerken hayatım film şeridi gibi geçecek mi gözümün önünden? Düştüğümde canım çok yanacak mı” diye meraklandı, köprünün tırabzanlarına yapışmış işsiz, yol ortasında intiharını izlemek için duran arabalara şaşarken...

***

Yeni yıl, tekme tokat kovalanan eskisinin yazgısına aldırmadan, daha iyisini vaat ederek güle oynaya geldi.

“Bana güvenin. Her şey daha iyi olacak” dedi.

Ümide susamış ülke, ona inanmaya dünden hazırdı.

No comments:

Post a Comment